Psikolojik Sorunlar ve Bozukluklar: Kaygı Bozuklukları
Psikolojik sorunlar ve bozukluklar, bireyin duygu, düşünce ve davranışlarında süreklilik gösteren ve işlevselliğini olumsuz yönde etkileyen ruhsal durumları ifade eder. Bu tür bozukluklar, bireyin içsel dünyasında olduğu kadar sosyal ilişkilerinde, mesleki ve akademik yaşamında da çeşitli zorluklara yol açabilir. Ortaya çıkışlarında biyolojik, psikolojik ve sosyal etkenlerin etkileşimi rol oynar.
Uzman Klinik Psikolog Emrehan Mutlu Kadıköy Suadiye Bağdat Caddesi üzerindeki merkezimde kaygı bozuklukları ile psikodinamik yönelimli çalışmaktadır. Kadıköy psikolog arayışınızda kendisi ile iletişim kurabilirsiniz. Gelin şimdi kaygı bozukluklarını tanıyalım.
Hayattaki problemleri bazen hemen çözmek yerine biraz beklememiz gerekir özellikle de hemen çözülmeyen problemleri.
Anksiyete Bozuklukları
Anksiyete bozuklukları, bireyin gerçek veya algılanan tehditlere karşı aşırı ve sürekli kaygı, korku veya endişe yaşamasına yol açan ruhsal bozukluklar grubudur. Bu bozukluklar, günlük yaşam işlevselliğini olumsuz etkileyebilir, sosyal ilişkilerde, mesleki ve akademik performansta zorluklar yaratabilir. Anksiyete bozuklukları, yalnızca geçici bir stres veya kaygı hâli olarak görülmemelidir; süreklilik gösteren ve bireyin uyum sağlama kapasitesini bozabilen klinik bir durum olarak değerlendirilir.
Yaygın Anksiyete, Sosyal Anksiyete ve Panik Bozukluğu
Anksiyete bozuklukları, farklı türlerde ortaya çıkmakta ve her tür; kaygının yoğunluğu, süresi ve tetiklendiği durumlar açısından kendine özgü özellikler taşımaktadır. Toplumda yaygın olan bazı anksiyete bozuklukları ise şu şekildedir:
Yaygın Anksiyete Bozukluğu (YAB):
Yaygın anksiyete bozukluğu, bireyin günlük yaşamda karşılaştığı çeşitli durumlar ve olaylar karşısında sürekli, aşırı ve kontrol edilemeyen kaygı ve endişe yaşadığı bir ruhsal bozukluktur. Bu bozukluk, kaygının süresi ve şiddeti ile karakterize edilir ve bireyin sosyal, mesleki ve akademik işlevselliğini olumsuz yönde etkileyebilir. Yaygın anksiyete, yalnızca geçici stres veya normal kaygı tepkileriyle sınırlı kalmaz; süreklilik gösteren ve bireyin yaşam kalitesini düşürebilen kronik bir durumdur.
Sosyal Anksiyete Bozukluğu:
Sosyal anksiyete bozukluğu, bireyin sosyal ortamlarda veya başkalarının gözlemi altında bulunma durumlarında yoğun korku, kaygı ve utanç hissettiği bir ruhsal bozukluktur. Bu durum, kişinin sosyal etkileşimlerini, akademik veya mesleki performansını olumsuz yönde etkileyebilir ve günlük yaşam aktivitelerinde sınırlamalara yol açabilir. Sosyal anksiyete,
yalnızca utangaçlık ya da geçici gerginlik olarak değerlendirilmemeli; süreklilik gösteren ve bireyin işlevselliğini bozabilen klinik bir durum olarak ele alınmalıdır.
Panik Bozukluğu:
Panik bozukluğu, bireyin aniden ve beklenmedik şekilde yoğun korku ve kaygı atakları yaşadığı bir anksiyete bozukluğudur. Bu ataklar sırasında kalp çarpıntısı, nefes darlığı, baş dönmesi, göğüs sıkışması gibi yoğun fiziksel belirtiler görülebilir ve bireyde ölüm veya kontrolünü kaybetme korkusu oluşabilir. Panik bozukluğu, yalnızca tek bir panik atağı deneyimlemekten farklı olarak, atakların tekrarlayıcı ve beklenmedik olması ile karakterizedir ve bireyin günlük yaşam işlevselliğini ve psikososyal uyumunu önemli ölçüde etkileyebilir.
Kaçma Davranışları
Anksiyete bozukluklarında bireyler, kaygı veya korku uyandıran durum ve uyarıcılardan kaçınma eğilimi gösterebilir. Bu kaçma davranışları, kişinin kendini geçici olarak rahat hissetmesini sağlasa da uzun vadede kaygının pekişmesine ve yaşam işlevselliğinin azalmasına yol açabilir. Kaçınma, sosyal etkileşimlerden geri durmak, zorlayıcı görevleri ertelemek veya korkulan fiziksel ya da psikolojik durumlarla yüzleşmemek şeklinde ortaya çıkabilir. Dolayısıyla, anksiyete ile başa çıkmada kaçma davranışları kısa süreli rahatlama sağlasa da bozukluğun kronikleşmesini destekleyen bir mekanizma olarak değerlendirilir.
Terapi ve İlaç Dışı Destek
Kalıcı bir hayat değişikliği için Psikodinamik Yaklaşım önerilir. Fakat destekleyici psikoterapiler ve ilaç müdahaleleleri de faydalı olmaktadır. Anksiyete bozukluklarının yönetiminde, yalnızca farmakolojik müdahaleler değil, çeşitli terapi ve ilaç dışı destekler de önemli bir rol oynar. Psikoterapi, özellikle bilişsel davranışçı terapi (BDT), bireyin kaygı ve korkularını tanımasını, olumsuz düşünce kalıplarını değiştirmesini ve başa çıkma stratejileri geliştirmesini sağlar. Bunun yanı sıra maruz bırakma terapisi gibi yöntemler, korku ve kaygı uyandıran durumlarla kontrollü biçimde yüzleşmeyi ve kaçınma davranışlarını azaltmayı amaçlar. Ayrıca, yaşam tarzı müdahaleleri da tedavi sürecine katkı sağlar; düzenli fiziksel aktivite, sağlıklı beslenme, yeterli uyku, stres yönetimi teknikleri (meditasyon, nefes egzersizleri, yoga gibi) ve sosyal destek, anksiyete belirtilerinin şiddetini azaltabilir ve bireyin genel işlevselliğini artırabilir. Bu yaklaşımlar, ilaç dışı destekler olarak hem bağımsız hem de ilaç tedavisi ile birlikte kullanıldığında tedavi etkinliğini artırır