Bağımlılıklar ve Risk Davranışları
Bağımlılık denildiğinde akla çoğu zaman madde ya da alkol gelir. Ancak bağımlılık, tek bir alana sıkışmış bir durum değildir; insanın kontrolünü kaybettiği, yaşam kalitesini düşüren her türlü davranış bağımlılık çerçevesinde değerlendirilebilir. Ortak nokta, kişinin kısa vadeli haz veya rahatlama uğruna uzun vadede kendi hayatını zorlaştırmasıdır. Kapsamı sanılandan daha geniş olan bağımlılık günümüzde birçok insanı olumsuz etkilediğinden yalnızca bireysel bir sorun değil aynı zamanda toplumsal bir meseledir.
Madde Bağımlılığı, Alkol ve Kumar
Madde bağımlılığı, kişinin beyin kimyasını doğrudan etkileyen maddeleri kullanmasıyla başlar. Çoğu zaman merakla ya da günlük hayatta karşılaşılan olumsuz duygulardan kaçıp kişinin kendisini rahatlamak için denediği bu maddeler, zamanla vücudun ve zihnin ihtiyacına dönüşür. Bu noktada birey; kendi isteğiyle bırakmakta güçlük çeker, başlarda yeterli gelen dozlar zamanla yetersiz gelmeye başlar.
Madde türleri:
- Uyarıcılar (stimülanlar): Kafein, nikotin, kokain, amfetamin gibi maddeler kişiye kısa süreli enerji ve uyanıklık sağlar. Ancak uzun vadede tükenmişlik, kaygı ve bağımlılık yaratır.
- Baskılayıcılar (depresanlar): Alkol, uyku ilaçları ve bazı sakinleştiriciler kaygıyı azaltır fakat fazla kullanımda bilinç bulanıklığı ve kontrol kaybına yol açar.
- Halüsinojenler: LSD, psilosibin gibi maddeler algıyı değiştirir, gerçeklikten kopmaya neden olabilir.
- Opioidler: Morfin, eroin veya reçeteli ağrı kesiciler kısa süreli rahatlama sağlar ancak güçlü bağımlılık potansiyeli taşır.
Alkol bağımlılığı, alkolün kimi zamanlarda sosyalleşirken tüketilmesinden ötürü toplumda daha normalleştirilmiş bir davranış gibi görülebilir. Ancak alkolün sık ve kontrolsüz tüketimi, hem fiziksel sağlığı hem de zihinsel dengeyi zedeler. Günlük yaşamı, işlevselliği ve ilişkileri olumsuz etkileyen her tüketim bağımlılık riski taşır.
Alkol kullanım biçimleri:
- Sosyal içicilik: Genellikle arkadaş ortamlarında, sınırlı miktarda içmektir. Her zaman bağımlılık anlamına gelmese de risk taşıyabilir.
- Problemli içicilik: Kişi stresle baş etmek için alkolü kullanmaya başlar. Tüketim giderek daha sık hale gelir.
- Bağımlı içicilik: Birey günlük işlevlerini sürdürebilmek için alkole ihtiyaç duyar. Fiziksel ve ruhsal yoksunluk belirtileri yaşar.
Kumar bağımlılığı ise görünürde bir madde kullanımını içermese de benzer bir işleyişe sahiptir. Beyinde ödül mekanizmasını harekete geçirerek kişiyi sürekli risk almaya iter. İlk başta eğlence ya da heyecan için başlayan oyun, zamanla maddi ve psikolojik kayıplara yol açabilir.
Kumar türleri:
- Şans oyunları: Piyango, loto gibi tamamen şansa dayalı oyunlar.
- Masa ve kart oyunları: Poker, rulet gibi hem şansa hem de stratejiye bağlı oyunlar.
- Dijital kumar: Online bahis ve mobil oyunlar, erişim kolaylığı nedeniyle bağımlılığı hızla artırır.
Bu üç bağımlılık türünde de ortak olan nokta, kişinin davranışı üzerinde kontrolünü kaybetmesi ve hayatının giderek daralan bir çerçeveye sıkışmasıdır.
Teknoloji ve Sosyal Medya Bağımlılığı
Günümüzde bağımlılık denildiğinde sıkça karşılaşılan bir alan da teknolojidir. Özellikle telefonun kullanım alanının genişlemesiyle beraber teknolojik aletler bedenimizin bir parçasıymış gibi bir konuma geldi. Ancak bu kullanım kontrolsüzleştiğinde, özellikle sosyal medya bağımlılığı ortaya çıkar.
Teknoloji Bağımlılığın göstergeleri:
- Sürekli bildirim kontrol etme ihtiyacı.
- Ekran karşısında geçirilen sürenin kontrolsüz artması.
- Gerçek sosyal ilişkilerden uzaklaşma.
- Günlük görevlerde dikkat ve motivasyon kaybı
Bağımlılıkla Mücadelede Psikolojik Yaklaşımlar
Bağımlılık, yalnızca irade meselesi olarak görülemez. Bağımlılıkla mücadelede bireyin zihinsel, duygusal ve sosyal dünyasını birlikte ele almak gerekir. Psikolojik yaklaşımlar bu noktada önemli bir rol oynar.
- Bilişsel-davranışçı yaklaşımlar, kişinin bağımlılığı besleyen düşünce kalıplarını fark etmesini ve yerine daha sağlıklı düşünce-davranış örüntüleri geliştirmesini hedefler.
- Motivasyonel görüşme teknikleri, kişinin kendi içindeki değişim isteğini keşfetmesini sağlar. Bağımlılıktan uzaklaşmak için kişinin önce “neden” sorusuna kendi cevabını bulması gerekir.
- Destekleyici terapiler, bağımlılıkla mücadele eden bireyin yalnız olmadığını hissetmesine yardımcı olur. Grup terapileri ya da aile desteği, kişinin sürecini güçlendirir.
Bağımlılıkla mücadele uzun ve sabır gerektiren bir süreçtir. Küçük ilerlemeler bile büyük anlam taşır. En önemlisi, kişinin kendisini yargılamak yerine değişim yolunda adım atabilmesidir.
Bağımlılık ve riskli davranışlar, farklı biçimlerde ortaya çıksa da ortak bir noktaları vardır: kişinin hayatının kontrolünü elinden alması. Madde, alkol ya da kumar kadar teknoloji ve sosyal medya da bu çerçevede değerlendirilebilir. Bağımlılıkla mücadelede ise en güçlü araç, psikolojik yaklaşımlar ve bireyin kendi içsel motivasyonudur. İnsan, zorluklarla başa çıkma kapasitesini geliştirdikçe bağımlılıkların zincirinden kurtulabilir ve daha dengeli bir yaşam kurabilir.